aaa

5 Aralık 2011 Pazartesi

Assassin's Creed: Revelations İnceleme

Tür:Aksiyon-Macera,Gizlilik
Platform:PC,PS3,XBox360 
Grafik:100/89
Ses:100/88 
Oynanış:100/93
Yapım:Ubisoft
GENEL:100/93

Assassin’s Creed serisi kısa zamanda çok büyük bir ilgi gördü ve inanılmaz satış rakamlarıyla beraber tüm oyun dünyasında ismini duyurdu ve birçok hayran elde etmeyi başardı.Ubisoft’da elinden geldiğince bu kumaşı işlemeye çalışıyor ve deli gibi Assassin’s Creed oyunu çıkarmaya devam ediyor.Serinin son oyunu Revelations’un biz Türkler içinde ayrı bir önemi var çünkü bu sefer hikaye 1500’lü yılların İstanbul’unda geçiyor.


Ezio Auditore da Firenze...İtalyan bir suikastçi ve hayatını suikastçiler tapınakçılar arasındaki savaşta geçirmiş ve artık 50’li yaşlarına gelmiş,kısmen yorgun bir savaşçı görünümünde karşımıza çıkıyor Assassin’s Creed Revelations’da.Ezio, kendisine ait olan Apple of Eden’i sakladıktan sonra tekrar Altair’in izinden giderek yeni elmalar ve yeni sorunlarla karşılaşıyor.Altair’in miras olarak bıraktığı 5 farklı  anahtar ile her şeyin başladığı yer olan Masyaf’ta gizli mahzene girebileceğini öğrenen Ezio’nun yolu anahtarları bulmak üzere İstanbul’a düşüyor.Yalnız 1500’lü yıllar olmasına rağmen şehirin adı hala Constantinople olarak belirtilmiş ve sadece yerel insanlar arasında İstanbul adı da kullanılıyor denilmiş,bu biraz sinir bozucu bir durum.Ayrıca oyunun birsürü dilde (isveç dilinden lehçeye,ispanyolcadan fransızcaya vs.)  oluşturulmasına rağmen konunun geçtiği Osmanlı’da yani günümüz Türkiye’sinin dili yani türkçemizin olmaması çok büyük bir eksik.Oyunda zaman zaman türkçe kelimeler duyabiliyoruz ancak bu seslendirmelerde yabancılar tarafından yapılmış sanırım ve biz Türkler için böyle eksik,komik telafuzlar duymak hiçte hoş değil.(Çoğunluk adına konuştum belki ama ülkemizde türkçeye çok fazla önem veren kesimin olduğunu bilerek bunu söylüyorum)Yani şahsen ben “kardeshim,arkadashim vs” saçma yazılar ve sözler duymaktan epey bi rahatsız oldum.En azından birkaç Türkle anlaşılıp adam gibi seslendirme yapılabilirdi diye düşünüyorum.Neyse konuya dönecek olursak,İstanbul’daki osmanlıların çoğu suikastçi ve bu yüzden bizim tarafımızdalar,tapınakçılar ise bizanslılar oluyor ve onlara karşı mücadele veriyoruz ama oyunun gerekli kısımlarında bazen osmanlılarıda öldürmek zorunda kalabiliyoruz.Sokaklarda dolaşırken “Dünyanın dört bir yanından gelen mallar bunlar...Zeyneeeep,gel kızım buraya...vs.” gibi türkçe seslerde duymak benim açımdan güzel bir deneyim oldu.Ezio,Altair’in izinden giderek bıraktığı anahtarları bulmakla meşgulken Desmond ise şok edici Assassin’s Creed Brotherhood finalinden sonra kendisini Deney 16 ile birlikte animusun içinde sıkışmış olarak buluyor ve burdan kurtulmaya çalışıyor.Ezio bulduğu her anahtarla birlikte Altair hakkında bilgi sahibi oluyor ve ona olan saygısı her anahtarla birlikte artıyor.Altair’le de oynama şansı buluyoruz ve onun hayatında da neler olduğunu öğrenebiliyoruz.Al-Muallim’in ölümünden sonra Abbas tarafından halka karşı ihanetçi olarak ilan edilen Altair,Masyaf’ta zor günler geçiriyor.Eski bir tapınakçı olan Maria ile evlenip iki çocuğu oluyor ancak birini suikastçiler öldürüyor,bunun hesabını sormak üzere yeni lider Abbas’ın yanına gittiğinde ise birde karısı Maria’yı kaybediyor ve sürgün ediliyor.Ancak Altair hiçbir zaman suikastçileri bırakmıyor ve geri dönüşüyle birlikte suikastçiler ikiye ayrılıyor,Abbas yandaşları ve Altair yandaşları.Altair artık 60’lı yaşlarının sonunda yaşlı bir adam olmasına rağmen genç suikastçilerinde desteğiyle tekrar lider oluyor ve Abbas’ı öldürüyor.Daha sonrada yeni nesillere ışık tutmak amacıyla masyaf anahtarlarını yapıp Marco’ya gömdürüyor ve 90’lı yaşlarına geldiğinde artık iyice yorgun düşüyor ve tek oğulunu Masyaf’tan gönderip,sahip olduğu Apple of Eden’i saklayıp,geniş kütüphanesinde elinde son masyaf anahtarı ile birlikte bir sandalyeye oturuyor ve orda ölümü bekliyor.Yıllar sonra Ezio anahtarları toplayıp Masyaf’a geliyor ve Altair’in iskeletiyle karşılaşıyor ve tabiki son anahtarıda buluyor.Altair’in mirası Apple of Eden’i bulan Ezio,elmayı almıyor ve suikastçiliği bırakıyor.Burda daha önce “Daha Önce Gelenler” den duyduğu ismi “Desmond” söylüyor  ve ona hitaben konuşuyor ve bu savaşı onun bitireceğini ima ediyor.Kendiside aşık olduğu İtalyan kız Sofia ile beraber suikastçilikten ayrılıyor.Desmond animusta kısılmış durumdayken bu ilk nesil insanları yine beliriyor ve Desmond’la konuşup dünyalarının nasıl yokolduğunu anlatıyorlar.Desmond kendine geliyor ve etrafında Lucia hariç eski takım arkadaşları ve babasını buluyor.Babası arabanın arka kapısını açıyor ve ilk nesilin bahsettiği yerde kendini bulan Desmond direk “Ne yapacağımı biliyorum” gibisinden bir laf ediyor ve oyun sonlanıyor.


Görüldüğü üzere oyun yine büyük bir soru işaretiyle bitiyor ve sorulara cevap olmaktan çok yepyeni sorular üretmekten başka bir şey yapmıyor.Oyunun oynanışından bahsetmek gerekirse,”Hook Blade” özelliği güzel olmuş diyebilirim.Hook Blade sayesinden binadan binaya hızlı bir şekilde kayarak geçebiliyoruz ve uzaktaki binalara rahatça zıplayabiliyoruz.Dövüş sistemi gene aynı şekilde ancak bu oyunda ekstra olarak birde bomba yapımı öne çıkmış ancak şahsen ben pek ilgilenmedim,bana suikastçi bıçağım yetiyor çünkü.Birde oyunun başında ki videoda Ezio’nun Masyafta iken öldürülmek üzere olduğu sırada yan tarafına bakıp Altair’in silüetini görmesi felan mükemmel olmuş.Bu iki karakter birbirlerini tanımamalarına rağmen yinede aralarında bir bağ var ve bu oyuna çok güzel aktarılmış.Bundan sonra sıradaki oyunumuz Assassin’s Creed 3 olacak ve 2012’de 21 Aralık’tan önce çıkması planlanıyormuş malum dünyanın sonu gelebilirmişmiş ya (:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder