Favori Karakterlerim:Okabe,Suzuha
Tür:Bilimkurgu
Bölüm Sayısı:24 + 1 Special
Not:10/7
2011 yılında yayınlanan Steins Gate adlı anime değişik ve ilgi çekici konusuyla birçok anime izleyicisi tarafından başarılı olarak görüldü.Zaman makinesi ve geçmişe yolculuk konusunu filmlerde ya da dizilerde sık sık görürüz.Film olarak Geleceğe Dönüş serisi benim çocukluğumun en güzel film serilerinden biridir ve hala daha yeniden izleyebilirim.Zaman makinesi ve gelecek-geçmiş yolculukları konu olunca mutlaka paralel evren olayıda konuya bir şekilde dahil ediliyor ki bu da bana Lost dizisini hatırlattı.Tüm bunlara rağmen daha önce bir anime olarak zamanda yolculuk konusunu hiç izlememiştim bu açıdan Steins Gate benim için bir ilk oldu.
Steins Gate animesi Okabe Rintarou isimli,kendini "çılgın bilimadamı" olarak adlandıran,genç bir bilim adamı adayının hayatını konu alıyor.Okabe ve arkadaşları, bilgisayar uzmanı hacker Daru ile küçük bir kız olan Mayuri, beraber zamanda yolculukla ilgili bir takım deneyler yapmaktadırlar.Animenin henüz başında Makise Kurisu isimli bir kızın bıçaklanarak ölmesini ve daha sonra Okabe'nin cesedi bulmasına şahit oluyoruz.Okabe ve arkadaşları bir şekilde evlerinde olan mikrodalga fırını zamanda yolculuk yapmaya yarayan bir araç haline getirmişlerdir.Buna göre bu mikrodalga fırını kullanarak geçmişe mesaj atarak zaman çizgisini değiştirebiliyorlar ve değişik kaderler yaratabiliyorlardır.İlk bölümde Okabe'nin geçmişe mesaj göndermesi ile Makise Kurisu'nin ölümü engellenmiş oluyor ve daha sonra oda Okabe ve arkadaşlarına katılıyor.Daha sonra D-mail ismini koydukları bu geçmişe mesaj gönderme olayını abartarak herkes kendi dileklerini gerçekleştirmek için geçmişe mesaj göndermeye başlıyor ve birnevi deney yapmaya başlıyorlar.Ancak her d-mail sonrası zaman çizgisi değişmekte ve bu da daha sonra telafisi mümkün olmayacak büyük sorunlara yol açmaktadır bunu Okabe geçte olsa anlıyor.
D-mailler sonrası Alfa dünyasından Beta dünyasına geçiş yapıyorlar kendi deyimleriyle ve bu Beta dünyasında ki kaderde en sonunda SERN isimli organizasyon zaman makinesi formülünü ele geçirerek dünyayı kendine köle haline getiriyor.Ancak bunun olmasına daha vakit vardır.Gelecekten gelen John Titor bu tehlike hakkında Okabe'yi uyarıyor ve bunu engellmesi gerektiğini söylüyor.Okabe ve arkadaşlarının gönderdiği D-mailler sonrası zaman çizgisi değişiyor ve en sonunda SERN organizasyonu ani bir baskın ile Okabe ve arkadaşlarını yakalıyor ve Mayuri'yi de öldürüyorlar.Ancak bu olayın olmasından kısa bir süre önce Makise Kurisu zamanda sıçrama kavramını icat ediyor ve bu sayede Okabe zamanda geriye sıçrayarak Mayuri'nin ölümünü engelleme fırsatını yakalıyor.Ancak ne kadar denerse denesin kendileri için hazırlanan bu son hiçbir şekilde değişmiyor,her seferinde Mayuri ölüyor.Daha sonra Kurisu ile birlikte tüm D-mailleri geri alarak Alfa dünyasına geri dönebileceklerini düşünüyorlar.Okabe zamanda geri sıçramalar yaparak tüm d-mailleri geri alıyor ancak son olarak SERN organizasyonunun bilgisayarlarını hackleme aşamasına gelince operasyondan vazgeçiyor.Çünkü eğer Alfa dünyasına geri dönerlerse bu sefer Mayuri kurtulacak ancak Makise Kurisu bıçaklanarak ölecektir.Okabe ve Kurisu arasında geçen duygusal bölümden sonra Okabe Alfa dünyasına geçmeyi kabul ediyor.Bu seferde John Titor çıkageliyor ve 2036 yılından geldiğini söyleyerek 3.Dünya Savaşını birtek sen durdurabilirsin Okabe diyor.Okabe eğer ilk bölümde katıldığı konferans sırasında Kurisu'nun babasının ele geçirdiği zaman makinesi planlarını yokedebilirse 3.Dünya Savaşı çıkmayacaktır.Okabe zaman makinesi ile geçmişe gidiyor ve Kurisu'nun öldüğü zamana dönüyor ve farkediyor ki aslında Kurisu'yu öldüren yanlışlıkla da olsa kendisiymiş.Tam tüm umutları bitmişken gelecekteki Okabe'nin günümüz Okabesine gönderdiği video kaydıyla tekrar umutları yeşeriyor.Videoda Okabe kendisine "geçmişi değiştirmeden tüm dünyayı kandır" diyor.Okabe tekrar ve son kez geçmişe giderek zaman makinesinin planlarının konduğu metal topu ele geçiriyor ve bu sayede daha sonra gerçekleeşek olan uçak kazasında zaman makinesi planları yokoluyor.Kurisu'nun hayatını kurtarmak içinse kendi hayatını tehlikeye atarak,Kurisu'nun babasının kendisini bıçaklamasına izin veriyor ve daha sonra Kurisu'yu bayıltıyor.Böylece Kurisu ölü gibi gözüksede aslında yerde olan kan Okabe'nin kendi kanı oluyor ve Okabe tekrar Alfa boyutuna geri dönüyor.John Titor ise olmaması gereken zamandan silinip gidiyor.Alfa dünyasında ise Kurisu Okabe'yi tekrar buluyor ve böylece anime son buluyor.Oukoubbako no Porioma adlı special bölümde ise bu olaylardan birkaç ay sonrasını anlatıyor ve anime serisinde cevapsız kalan ufak tefek ayrıntıları ortaya çıkartıyor.
Ufak bir araştırma ile John Titor'ın gerçektende var olduğunu bulabilirsiniz.Gerçi ona inanan kesimden çok daha fazlası inanmıyor ama gerçektende buna benzer olaylar gerçek dünyamızda da yaşanmış durumda.Gerçekten de CERN diye bir kuruluş var ve John Titor'da 2036 yılından geldiğini iddia ederek forumlara mesaj göndermiş.Ancak iddia ettiği olayların çoğunun gerçekleşmediği de bir gerçek.Örneğin olimpiyatlar 2004 senesinden sonra yapılmayacak demiş,ayrıca 2010 senesinde Amerika'da iç savaş çıkacak ve bu da 2015 yılında 3.Dünya Savaşının ortaya çıkmasına önayak olacak demiş ama bu iddiaların yersiz olduğunu 2012 itibariyle rahatça söyleyebiliriz.Ama belkide başka bir zaman çizgisinde ne bileyim belki de Teta boyutunda bunlar oluyordur kim bilir (:
Bunlar dışında animede ki karakterlerin oldukça ilginç olduğunu söyleyebilirim.Mayuri,konuşma sırasında genelde konuşmasına başlamadan "duduruuuu" gibisinden ilginç bir ses çıkarıyor,başkarakter Okabe ya da kendisini çağırma biçimiyle Kyouma ya da Mayuri'nin onu çağırış biçimiyle Okarin,durup dururken telefonuyla konuşarak saçma sapan şeyler söylüyor ancak telefonun diğer ucunda onu dinleyen hiçkimse yok,Feyris isimli kızın anime boyunca her cümlesinde "nyan" demesi (japonlar kedi sesine bizdeki miyav yerine nyan diyorlar),Daru'nun ise fetişist bir sapık olması,Mayuri'nin cümle kurarken hiçbir zaman "ben" dememesi ve sadece onun kendisine Mayushii demesi, örneğin; "Mayushii bu olaya çok sevindi","Mayushii markete gidip bir şeyler aldı" vs. gibisinden saçma cümleler,ayrıca Moeka isimli karakterin dilsiz olmamasına rağmen karşısındaki kişiyle bile konuşurken ceptelefonundan mesaj yazarak konuşması gibisinden daha çoğaltabileceğim bir sürü saçmalık var.Bu yüzden bu animenin bir diğer adınıda ben koyuyorum; "Freak Show" yani "Ucube Şovu" diyebiliriz.
İlk 15 bölüm felan saçma sapan anlamsız deneyler yaptıklarını düşünebilirsiniz ve sıkılabilirsiniz ama daha sonra tüm bunların ne gibi değişikliklere yol açtığını görmek ve bu andan sonrada yapılanların birer birer geriye sarılmasını izlemek değişik bir deneyim oluşturuyor.Konusu karmaşık ve son 6-7 bölüme kadar ne olup bitiyor anlayamıyorsunuz bu açıdan sıkıcı olabiliyor ama son bölümler oldukça ilgi çekici olmuş.Açılış parçası çok güzel seçilmiş olan serinin 2012 yılında bir de filminin çıkması planlanıyor.
aaa
3 Ekim 2012 Çarşamba
23 Eylül 2012 Pazar
Prototype 2 İnceleme
Tür:Aksiyon
Platform:PC,XBox360,PS3
Grafik:100/88
Ses:100/85
Oynanış:100/87
Yapım:Activision - Radical Entertainment
GENEL:100/87
2012 yılının beklenilen oyunlarından biri olan Prototype 2 önemli değişikliklerle oyuncuların beğenisine sunuldu.Oyundaki en önemli değişiklik tabiki artık yönlendirdiğimiz karakterin Alex Mercer olmaması.Alex Mercer yerine James Heller ismindeki bir karakteri yönlendiriyoruz oyunda.
İlk oyunun finalinde Alex Mercer geçmişine dair her şeyi öğrenmiş ve şehrin yokolmasını nükleer silahı denizin derinliklerine atarak engellemişti.Alex Mercer'ın virüs bulaşmadan önceki hali virüsü salmış,virüs bulaşmış hali ise eski haline pek katılmayarak virüs hakkında iyi şeyler düşünmeyen bir karakter portresi çizmişti.Prototype 2 oyununda ise Alex Mercer iyice tarafını belli etmiş durumda karşımıza çıkıyor.Kendi türünden olanların sayısını arttırarak peşinde olan BlackWatch askeri ordusunu kökünden kurutmaya kararlı.James Heller'da Alex Mercer'ın kurbanlarından biri oluyor.Oyunun hemen başında Mercer'in Heller'e güç bahşetmesine tanık oluyoruz.Daha sonra ise bir süre Heller ve Mercer ortak çalışarak BlackWatch'a karşı savaşıyorlar ancak daha sonra Heller,Mercer'in planının virüsü yoketmek değil daha fazla yaymak olduğunu anlayınca onun karşısında yer almayı seçiyor.Oyunun büyük bir bölümünde Heller çok saygıı duyduğu bir peder ile ortak çalışıyor ancak daha sonra peder bir saldırıda hayatını kaybediyor.Bu andan sonra ise Sabrina ve Mercer'in kızkardeşi Dana Heller'a yardımcı olmaya başlıyorlar.Heller karısını ve kızını Mercer'in saldığı virüs ile kaybettiğini düşünüyor ancakd aha sonra kızının hala hayatta olduğunu öğreniyor.Ancak Heller'in kızı Maya için Mercer'in de önemli planları var.Mercer Maya'yı virüsü yayabilmek için "mother" olarak kullanmayı istiyor.Heller ise kızını kurtarmak için Mercer'a karşı amansız bir mücadeleye girişiyor.Oyunun finalinde Mercer ve Heller ölümüne kapışıyorlar ve mücadeleden Heller galip çıkarak Mercer'i tüketiyor ve kızını kurtarıyor.
Oyunun finali sanki Prototype serisinin sonu gibi gözüktü bana çünkü her şeyi başlatan adam Mercer öldü ve Heller şehirdeki tahminimce tüm virüslü varlıkları son sahnede Mercer'i tükettikten sonra birnevi patlayarak yoketti.Tüm bu olanlardan sonra oyunu devam ettirebilmek için tekrar virüs salınması gerekiyor ki bu da iyice abartılmış bir durum olur ama eğer diğer şehirlerde virüs varsa bu şekilde devam ettirebilir hikaye aksi halde yeni bir Prototype oyunu için bir ışık görünmüyor.Oyun genel olarak ilk oyunun üstüne pek fazla bir şey koymuyor.Alex'ten alışık olduğumuz güçleri tekrar kullanıyoruz.Bazı ufak tefek yenilikler olsada pek tatmin edici oldukları söylenemez.Ayrıca Heller yerine yine Mercer ile oynamayı tercih ederdim.Alex Mercer,James Heller'dan bin kat daha karizma ve yönlendirmesi çok daha keyifli bana göre bu yüzden ilk oyunu daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.Serinin devamını ve muhtemelen de sonunu öğrenmek isteyenler mutlaka oyunu oynasınlar.
Platform:PC,XBox360,PS3
Grafik:100/88
Ses:100/85
Oynanış:100/87
Yapım:Activision - Radical Entertainment
GENEL:100/87
2012 yılının beklenilen oyunlarından biri olan Prototype 2 önemli değişikliklerle oyuncuların beğenisine sunuldu.Oyundaki en önemli değişiklik tabiki artık yönlendirdiğimiz karakterin Alex Mercer olmaması.Alex Mercer yerine James Heller ismindeki bir karakteri yönlendiriyoruz oyunda.
İlk oyunun finalinde Alex Mercer geçmişine dair her şeyi öğrenmiş ve şehrin yokolmasını nükleer silahı denizin derinliklerine atarak engellemişti.Alex Mercer'ın virüs bulaşmadan önceki hali virüsü salmış,virüs bulaşmış hali ise eski haline pek katılmayarak virüs hakkında iyi şeyler düşünmeyen bir karakter portresi çizmişti.Prototype 2 oyununda ise Alex Mercer iyice tarafını belli etmiş durumda karşımıza çıkıyor.Kendi türünden olanların sayısını arttırarak peşinde olan BlackWatch askeri ordusunu kökünden kurutmaya kararlı.James Heller'da Alex Mercer'ın kurbanlarından biri oluyor.Oyunun hemen başında Mercer'in Heller'e güç bahşetmesine tanık oluyoruz.Daha sonra ise bir süre Heller ve Mercer ortak çalışarak BlackWatch'a karşı savaşıyorlar ancak daha sonra Heller,Mercer'in planının virüsü yoketmek değil daha fazla yaymak olduğunu anlayınca onun karşısında yer almayı seçiyor.Oyunun büyük bir bölümünde Heller çok saygıı duyduğu bir peder ile ortak çalışıyor ancak daha sonra peder bir saldırıda hayatını kaybediyor.Bu andan sonra ise Sabrina ve Mercer'in kızkardeşi Dana Heller'a yardımcı olmaya başlıyorlar.Heller karısını ve kızını Mercer'in saldığı virüs ile kaybettiğini düşünüyor ancakd aha sonra kızının hala hayatta olduğunu öğreniyor.Ancak Heller'in kızı Maya için Mercer'in de önemli planları var.Mercer Maya'yı virüsü yayabilmek için "mother" olarak kullanmayı istiyor.Heller ise kızını kurtarmak için Mercer'a karşı amansız bir mücadeleye girişiyor.Oyunun finalinde Mercer ve Heller ölümüne kapışıyorlar ve mücadeleden Heller galip çıkarak Mercer'i tüketiyor ve kızını kurtarıyor.
Oyunun finali sanki Prototype serisinin sonu gibi gözüktü bana çünkü her şeyi başlatan adam Mercer öldü ve Heller şehirdeki tahminimce tüm virüslü varlıkları son sahnede Mercer'i tükettikten sonra birnevi patlayarak yoketti.Tüm bu olanlardan sonra oyunu devam ettirebilmek için tekrar virüs salınması gerekiyor ki bu da iyice abartılmış bir durum olur ama eğer diğer şehirlerde virüs varsa bu şekilde devam ettirebilir hikaye aksi halde yeni bir Prototype oyunu için bir ışık görünmüyor.Oyun genel olarak ilk oyunun üstüne pek fazla bir şey koymuyor.Alex'ten alışık olduğumuz güçleri tekrar kullanıyoruz.Bazı ufak tefek yenilikler olsada pek tatmin edici oldukları söylenemez.Ayrıca Heller yerine yine Mercer ile oynamayı tercih ederdim.Alex Mercer,James Heller'dan bin kat daha karizma ve yönlendirmesi çok daha keyifli bana göre bu yüzden ilk oyunu daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.Serinin devamını ve muhtemelen de sonunu öğrenmek isteyenler mutlaka oyunu oynasınlar.
21 Eylül 2012 Cuma
PES 2013 İnceleme
Tür:Spor
Platform:PC,PS3,XBox360,DS,PS2
Grafik:100/89
Ses:100/83
Oynanış:100/88
Yapım:Konami
GENEL:100/87
Merakla beklenen futbol oyunu PES 2013 sonunda çıktı.Özellikle PES 2012 oyunu ile ağır eleştirilere maruz kalan konami firması ve oyun yapımcıları Fifa'nın ardına düştükten sonra tekrar futbol oyun sektörünün lideri olabilmek için bu oyuna ekstra bir önem verdiler ve oyuncularında fikirleri alınarak yeni bir PES oyunu çıkardılar.Oyuncuların fikirlerini anketler yoluyla öğrenerek istenilen özellikler konusunda çalışmalar yaptılar.Peki tüm bu çalışmalar oyuncuları tatmin etmeye yetecek mi? Fifa'nın liderliği ele geçirmesi üzerine ve PES yapımcılarınında Fifa'nın daha iyi bir oyun olduğunu kabul etmeleri üzerine bu oyun çok kritik bir öneme sahip oldu.Son kez aynı oyun motoru ile çıkarılan oyun bundan sonra farklı grafiklere sahip olacak ancak zaten grafikten önce oyuncular için oynanış önemliydi.
Yeni oyunda oynanış daha basite indirgenmiş,dönüşler daha rahat ve akıcı bir şekilde tasarlanmış olmasına rağmen hala paslarda eksiklikler var diye düşünüyorum.Top bizdeyken ve rakip takımdayken diğer oyuncularımız bir önceki oyuna göre daha akıllıca hareket ediyorlar,boş alanlara kaçıyorlar ya da alan daraltıyorlar.Oyunun ana menüsü bir önceki oyun tarzında düzenlenmiş olsada seçeneklerde yeni kategoriler olduğu gibi eski kategorilerin bir çoğuda kaldırılmış durumda.Örneğin master lig ya da efsane ol kategorileri dışında hiçbir şekilde normal bir lig açıp oynayamıyorsunuz.Şampiyonlar Liginde ise sadece bir takım kontrol edebiliyorsunuz.Oysa normal lig ya da şampiyonlar liginde birden fazla takım alarak oynayıp bu takımların istatistiklerini karşılaştırmak benim en büyük zevklerimden biriydi ama malesef bu olanaklar yeni oyunla elimizden alınmış durumda.Gerçi PES 2012 oyunun pek beğenmediğim için lig açma gereği dahi duymamıştım ama bu sefer lig açmak istediğimde de oyun bana izin vermedi. Fifa'nın çıkmasına daha bir hafta var ve PES oyunun daha önce çıkararak belkide küsmüş oyuncuları tekrar kazanmaya çalışıyor.
Doğru yapılan oyun geliştirmesine rağmen kaldırılan kategoriler,UEFA Avrupa Ligi'nin olmayışı ve PES'in bir türlü aşamadığı lisans sorunu sonucu isim haklarını alamadığı takımların saçma isimleri gibi sorunlar devam ediyor.Futbol oyunları konusunda fazla alternatifimiz olmadığını düşünürsek "artık ne çıkarsa bahtımıza" deyip oyundan keyif almaya çalışmak en iyisi olacaktır.
Platform:PC,PS3,XBox360,DS,PS2
Grafik:100/89
Ses:100/83
Oynanış:100/88
Yapım:Konami
GENEL:100/87
Merakla beklenen futbol oyunu PES 2013 sonunda çıktı.Özellikle PES 2012 oyunu ile ağır eleştirilere maruz kalan konami firması ve oyun yapımcıları Fifa'nın ardına düştükten sonra tekrar futbol oyun sektörünün lideri olabilmek için bu oyuna ekstra bir önem verdiler ve oyuncularında fikirleri alınarak yeni bir PES oyunu çıkardılar.Oyuncuların fikirlerini anketler yoluyla öğrenerek istenilen özellikler konusunda çalışmalar yaptılar.Peki tüm bu çalışmalar oyuncuları tatmin etmeye yetecek mi? Fifa'nın liderliği ele geçirmesi üzerine ve PES yapımcılarınında Fifa'nın daha iyi bir oyun olduğunu kabul etmeleri üzerine bu oyun çok kritik bir öneme sahip oldu.Son kez aynı oyun motoru ile çıkarılan oyun bundan sonra farklı grafiklere sahip olacak ancak zaten grafikten önce oyuncular için oynanış önemliydi.
Yeni oyunda oynanış daha basite indirgenmiş,dönüşler daha rahat ve akıcı bir şekilde tasarlanmış olmasına rağmen hala paslarda eksiklikler var diye düşünüyorum.Top bizdeyken ve rakip takımdayken diğer oyuncularımız bir önceki oyuna göre daha akıllıca hareket ediyorlar,boş alanlara kaçıyorlar ya da alan daraltıyorlar.Oyunun ana menüsü bir önceki oyun tarzında düzenlenmiş olsada seçeneklerde yeni kategoriler olduğu gibi eski kategorilerin bir çoğuda kaldırılmış durumda.Örneğin master lig ya da efsane ol kategorileri dışında hiçbir şekilde normal bir lig açıp oynayamıyorsunuz.Şampiyonlar Liginde ise sadece bir takım kontrol edebiliyorsunuz.Oysa normal lig ya da şampiyonlar liginde birden fazla takım alarak oynayıp bu takımların istatistiklerini karşılaştırmak benim en büyük zevklerimden biriydi ama malesef bu olanaklar yeni oyunla elimizden alınmış durumda.Gerçi PES 2012 oyunun pek beğenmediğim için lig açma gereği dahi duymamıştım ama bu sefer lig açmak istediğimde de oyun bana izin vermedi. Fifa'nın çıkmasına daha bir hafta var ve PES oyunun daha önce çıkararak belkide küsmüş oyuncuları tekrar kazanmaya çalışıyor.
Doğru yapılan oyun geliştirmesine rağmen kaldırılan kategoriler,UEFA Avrupa Ligi'nin olmayışı ve PES'in bir türlü aşamadığı lisans sorunu sonucu isim haklarını alamadığı takımların saçma isimleri gibi sorunlar devam ediyor.Futbol oyunları konusunda fazla alternatifimiz olmadığını düşünürsek "artık ne çıkarsa bahtımıza" deyip oyundan keyif almaya çalışmak en iyisi olacaktır.
14 Eylül 2012 Cuma
Total War Shogun 2 Fall of The Samurai İnceleme
Tür:Sıra Tabanlı Strateji
Platform:PC
Grafik:100/85
Ses:100/85
Oynanış:100/85
Yapım:The Creative Assembly
GENEL:100/89
2011 yılında çıkan Shogun 2 oyununa ek paket olarak çıkarılan Fall of The Samurai oyunu 2012 yılında piyasaya sürüldü.Oyunun bir çok DLC'si olmakla beraber yeni bir campaign modu sunan birde Rise of The Samurai isimli oyunu var.Total War serisinin çıkarılan son oyunu günümüzde Total War serilerinin hangi seviyede olduğunu gösteren bir yapım niteliğinde karşımıza çıkıyor.
Oyunda 1500'lü yılların ve 1800'lü yılların Japonya'sını oynama şansı buluyoruz.Japonya'da ki iç savaş döneminde bir klan seçerek savaşa başlıyoruz.Amacımız Kyoto'yu ele geçirerek Shogunluğu devralmak ve bunun için yenmemiz gereken birçok klan var.Oyunda dilersek bu klanlarla dostane ilişkiler kurarak ilerleyebiliriz dilersekte tam bir savaş lordu olabiliriz.Oyun boyunca klanımızın reisinin çocukları oluyor ve bu çocuklarda aile kurup soyu devam ettiriyorlar.Tabi bunun için klan üyelerinin savaşlarda ölmemesi lazım.Fall of The Samurai ek paketi ile oyun 1800'lü yıllara geçiyor ve Japon iç savaşına dahil olan Amerika,Fransa ve İngiltere'nin de oyunda rolü olmaya başlıyor.
Total War ailesinin son üyesi olan bu oyun genel olarak bir çok oyun inceleme sitesinde iyi puanlar almış durumda.Benim açımdanda başarılı bir oyundu.Her ne kadar diplomasi kısmının daha fazla detaylandırılabileceğini düşünsemde yapay zekanın aldığı kararlar ve oyuna etkisi gerçekten iyi tasarlanmış durumda.Oyunu en kolay seviyede oynasanız dahi oyuncuyu epey bir zorluyor.Sıra tabanlı strateji oyunları arasında belkide şu anda piyasada olan en iyi oyun Total War Shogun 2'dir.Bu yüzden bu oyunu bu türü sevenlerin mutlaka denemesi gerek diye düşünüyorum.
Platform:PC
Grafik:100/85
Ses:100/85
Oynanış:100/85
Yapım:The Creative Assembly
GENEL:100/89
2011 yılında çıkan Shogun 2 oyununa ek paket olarak çıkarılan Fall of The Samurai oyunu 2012 yılında piyasaya sürüldü.Oyunun bir çok DLC'si olmakla beraber yeni bir campaign modu sunan birde Rise of The Samurai isimli oyunu var.Total War serisinin çıkarılan son oyunu günümüzde Total War serilerinin hangi seviyede olduğunu gösteren bir yapım niteliğinde karşımıza çıkıyor.
Oyunda 1500'lü yılların ve 1800'lü yılların Japonya'sını oynama şansı buluyoruz.Japonya'da ki iç savaş döneminde bir klan seçerek savaşa başlıyoruz.Amacımız Kyoto'yu ele geçirerek Shogunluğu devralmak ve bunun için yenmemiz gereken birçok klan var.Oyunda dilersek bu klanlarla dostane ilişkiler kurarak ilerleyebiliriz dilersekte tam bir savaş lordu olabiliriz.Oyun boyunca klanımızın reisinin çocukları oluyor ve bu çocuklarda aile kurup soyu devam ettiriyorlar.Tabi bunun için klan üyelerinin savaşlarda ölmemesi lazım.Fall of The Samurai ek paketi ile oyun 1800'lü yıllara geçiyor ve Japon iç savaşına dahil olan Amerika,Fransa ve İngiltere'nin de oyunda rolü olmaya başlıyor.
Total War ailesinin son üyesi olan bu oyun genel olarak bir çok oyun inceleme sitesinde iyi puanlar almış durumda.Benim açımdanda başarılı bir oyundu.Her ne kadar diplomasi kısmının daha fazla detaylandırılabileceğini düşünsemde yapay zekanın aldığı kararlar ve oyuna etkisi gerçekten iyi tasarlanmış durumda.Oyunu en kolay seviyede oynasanız dahi oyuncuyu epey bir zorluyor.Sıra tabanlı strateji oyunları arasında belkide şu anda piyasada olan en iyi oyun Total War Shogun 2'dir.Bu yüzden bu oyunu bu türü sevenlerin mutlaka denemesi gerek diye düşünüyorum.
12 Eylül 2012 Çarşamba
Crusader Kings 2 İnceleme
Tür:Gerçek Zamanlı Strateji
Platform:PC
Grafik:100/70
Ses:100/70
Oynanış:100/55
Yapım:Paradox Interactive
GENEL:100/65
Crusader Kings 2 oyunu 2012 yılında piyasaya sürülen gerçek zamanlı bir strateji oyunudur.Serinin ilk oyununu oynamamış olanlar (benim gibi) oyuna alışmakta oldukça zorlanacaktırlar.Genel olarak Paradox oyun şirketinin yaptığı oyunlar karışık ve alışması zaman isteyen oyunlar oluyormuş bunuda kısa bir araştırma ile öğrenebilirsiniz.Yani ilk başlarda oyundan hiç bir şey anlamazsanız sorun sizde değil,bunu bilin yeter,çoğu kişi sizin gibi hissediyor.
Oyun 1066 ile 1452 yılları arasında geçiyor yani tam bir ortaçağ oyunu diyebiliriz.Ortaçağdaki feodal düzen olduğu gibi oyuna aktarılmış.Oyunun ilk sürümünde sadece hristiyan ülkeleri yönetebilirken daha sonra yayınlanan Sword of Islam adlı DLC paketi ile müslüman devletleride yönlendirebiliyoruz.Şahsen ben Selçuklu Devleti ile Oğuzlar arasında kaldım ama daha sonra Oğuzları seçmeye karar verdim.Oyunda seçtiğiniz devleti komple yönetmek yerine o devlete ait belli bir toprak parçasını yönetiyorsunuz.Devlet üzerinde birçok derebeylik var ve bunlar hepsi ortak olarak ülke yönetiminde söz sahibiler.Zaman geçtikçe koltuğunuzda gözü olan diğer beyliklere karşı savaşmanız olası bir durum olmakla beraber oyundaki ana amacınız soyunuzu genişletmek ve 1452 yılına kadar hanedanınızın ayakta kalmasını sağlamak.Oyunda evlenip çoluk çocuk sahibi olmakla beraber konsey üyelerinide seçip çeşitli enrikalar çevirmek,diplomasi alanında ilerlemek diğer devletlerle kız alıp-verme olaylarına girişmeye kadar birçok ayrıntı düşünülmüş.Tüm bu ayrıntılara rağmen bir süre sonra oyun kendini tekrar etmeye başlıyor ayrıca bir ülkeye kendi kafanıza göre savaş açmanızın yolu oldukça zorlaştırılmış durumda şöyle ki bir ülkeye savaş açmak için öncelikle o ülkenin yasal olarak sahibinin siz olduğunuza halkları inandırmanız gerekiyor yoksa savaş açamıyorsunuz.Bunun içinde konsey üyelerinizi saldırmak istediğiniz yere göndererek asılsız haber çıkarmanız gerekiyor tabi bunların olması için aylar hatta bazen yıllar geçmesi gerekiyor.Oyunun kesinlikle amacı bir dünya hakimiyeti sağlamak değil tek amaç ailenizi ortaçağın sonuna kadar ayakta tutabilmek ve mümkün oldukça geniş bir aileye sahip olup prestijli bir görünüme ulaşmak.
Oyunun ilerleyen zamanlarında kutsal savaşlarda oluyor oyunun isminden de anlayabileceğiniz gibi.Müslümansanız Cihad'a katılabilir ve hristiyanlara karşı savaşabilirsiniz ya da tam tersi hristiyan bir devletseniz haçlı seferleri ile müslüman devletleri yokedebilirsiniz.Ortaçağ oyunları benim herzaman hoşuma gitmiştir ancak yinede ortaçağın hakkını verecek güzellikte bir oyunun yapıldığını düşünmüyorum.Total War seriside dahil olmak üzere hep bu tür oyunlarda bir eksik var gibi,ne kadar yenilik koyarlarsa koysunlar hep bir şeyler eksik ve birtürlü adam gibi bir ortaçağ strateji oyunu çıkaramadılar.Bu oyunda zor oynanışı ve bir süre sonra oyuncuyu sıkması nedeniyle çok başarılı bi yapım olmamış ama yinede zaman geçirmek için denenebilir.
Platform:PC
Grafik:100/70
Ses:100/70
Oynanış:100/55
Yapım:Paradox Interactive
GENEL:100/65
Crusader Kings 2 oyunu 2012 yılında piyasaya sürülen gerçek zamanlı bir strateji oyunudur.Serinin ilk oyununu oynamamış olanlar (benim gibi) oyuna alışmakta oldukça zorlanacaktırlar.Genel olarak Paradox oyun şirketinin yaptığı oyunlar karışık ve alışması zaman isteyen oyunlar oluyormuş bunuda kısa bir araştırma ile öğrenebilirsiniz.Yani ilk başlarda oyundan hiç bir şey anlamazsanız sorun sizde değil,bunu bilin yeter,çoğu kişi sizin gibi hissediyor.
Oyun 1066 ile 1452 yılları arasında geçiyor yani tam bir ortaçağ oyunu diyebiliriz.Ortaçağdaki feodal düzen olduğu gibi oyuna aktarılmış.Oyunun ilk sürümünde sadece hristiyan ülkeleri yönetebilirken daha sonra yayınlanan Sword of Islam adlı DLC paketi ile müslüman devletleride yönlendirebiliyoruz.Şahsen ben Selçuklu Devleti ile Oğuzlar arasında kaldım ama daha sonra Oğuzları seçmeye karar verdim.Oyunda seçtiğiniz devleti komple yönetmek yerine o devlete ait belli bir toprak parçasını yönetiyorsunuz.Devlet üzerinde birçok derebeylik var ve bunlar hepsi ortak olarak ülke yönetiminde söz sahibiler.Zaman geçtikçe koltuğunuzda gözü olan diğer beyliklere karşı savaşmanız olası bir durum olmakla beraber oyundaki ana amacınız soyunuzu genişletmek ve 1452 yılına kadar hanedanınızın ayakta kalmasını sağlamak.Oyunda evlenip çoluk çocuk sahibi olmakla beraber konsey üyelerinide seçip çeşitli enrikalar çevirmek,diplomasi alanında ilerlemek diğer devletlerle kız alıp-verme olaylarına girişmeye kadar birçok ayrıntı düşünülmüş.Tüm bu ayrıntılara rağmen bir süre sonra oyun kendini tekrar etmeye başlıyor ayrıca bir ülkeye kendi kafanıza göre savaş açmanızın yolu oldukça zorlaştırılmış durumda şöyle ki bir ülkeye savaş açmak için öncelikle o ülkenin yasal olarak sahibinin siz olduğunuza halkları inandırmanız gerekiyor yoksa savaş açamıyorsunuz.Bunun içinde konsey üyelerinizi saldırmak istediğiniz yere göndererek asılsız haber çıkarmanız gerekiyor tabi bunların olması için aylar hatta bazen yıllar geçmesi gerekiyor.Oyunun kesinlikle amacı bir dünya hakimiyeti sağlamak değil tek amaç ailenizi ortaçağın sonuna kadar ayakta tutabilmek ve mümkün oldukça geniş bir aileye sahip olup prestijli bir görünüme ulaşmak.
Oyunun ilerleyen zamanlarında kutsal savaşlarda oluyor oyunun isminden de anlayabileceğiniz gibi.Müslümansanız Cihad'a katılabilir ve hristiyanlara karşı savaşabilirsiniz ya da tam tersi hristiyan bir devletseniz haçlı seferleri ile müslüman devletleri yokedebilirsiniz.Ortaçağ oyunları benim herzaman hoşuma gitmiştir ancak yinede ortaçağın hakkını verecek güzellikte bir oyunun yapıldığını düşünmüyorum.Total War seriside dahil olmak üzere hep bu tür oyunlarda bir eksik var gibi,ne kadar yenilik koyarlarsa koysunlar hep bir şeyler eksik ve birtürlü adam gibi bir ortaçağ strateji oyunu çıkaramadılar.Bu oyunda zor oynanışı ve bir süre sonra oyuncuyu sıkması nedeniyle çok başarılı bi yapım olmamış ama yinede zaman geçirmek için denenebilir.
11 Eylül 2012 Salı
Darksiders 2 İnceleme
Tür:Aksiyon-Macera
Platform:PS3,Xbox360,PC
Grafik:100/87
Ses:100/88
Oynanış:100/85
Yapım:Vigil Games - THQ
GENEL:100/83
2012 yılında çıkan Darksiders 2 oyunu bir devam oyunu olmasına rağmen birinci oyuna paralel bir zamanda geçiyor.Mahşerin dört atlısından Death'i yönlendirdiğimiz oyun aksiyon oyunu olmasına rağmen içerisine bazı RPG ögeleride yerleştirilmiş durumda.İlk oyunda birçok oyundan özellikler alarak yepyeni bir oyun olarak önümüze sunulan Darksiders görünen o ki diğer oyunların özelliklerini harmanlamaya devam ediyor.
İlk oyunda bir komplo sonucunda tüm mühürlerin kırılmamasına rağmen War'ın çağrılması ve insanlığın yokolması sonucunda sorumlu olarak tutulan War'ın kendini aklamaya çalışmasına şahit oluyorduk.Oyunun finalinde War bu komployu anlıyor ve konseye karşı kardeşlerini çağırarak büyük bir savaşın olacağına dair bir ipucu veriyordu oyuncuya ancak ikinci oyunda bu beklenen olmadı.İlk oyunun kaldığı yerden devam etmek yerine aynı zaman diliminde Death'in neler yaptığını göstermeyi tercih etmiş yapımcılar ancak bu seçimin ne kadar uygun olduğu tartışılır.Yani hikayeyi devam ettirmek yerine aynı hikaye tekrar ısıtılarak önümüze sunuluyor desem yanlış olmaz herhalde.Death kardeşi War'ın masumiyetini kanıtlamak için çeşitli güçlerden yardım istiyor ve bu komplonun arkasındaki asıl kişileri araştırmaya çalışıyor.
Oyun boyunca sayısız bulmaca ile karşılaşıyoruz hatta bu bulmacaların sayısı o kadar fazlaki Prince of Persia oyununa dahi rakip olabilecek seviyedeler.Şahsen ben aksiyon oyunlarında bu kadar fazla bulmaca olmasını desteklemiyorum.Bulmacalarla uğraşırken oyunun aksiyon dozajı bir hayli düşüyor.Ayrıca oyunun oynanış süresi oldukça uzun olmasına rağmen aravideo sayısı çok az çünkü ellerinde kaliteli yeni bir konu yok.Aynı olaylar tekrar edip duruyor.Oyun boyunca 3 tane taş,3 tane ruh vs. hep böyle üç-beş tane parça toplamaya çalışıyoruz ve bunların yerlerini bulana kadar da sayısız bulmaca ile yüzgöz olma durumunda kalıyoruz.Genel olarak ilk oyunun üstüne çok fazla bir şey koymayan oyun aynı düzeyde grafiklere sahip ve oynanıştada çok fazla yenilik olduğunu söylemek yanlış olur.Belkide önemli tek değişikliğin War yerine Death'i yönlendirmemiz olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Platform:PS3,Xbox360,PC
Grafik:100/87
Ses:100/88
Oynanış:100/85
Yapım:Vigil Games - THQ
GENEL:100/83
2012 yılında çıkan Darksiders 2 oyunu bir devam oyunu olmasına rağmen birinci oyuna paralel bir zamanda geçiyor.Mahşerin dört atlısından Death'i yönlendirdiğimiz oyun aksiyon oyunu olmasına rağmen içerisine bazı RPG ögeleride yerleştirilmiş durumda.İlk oyunda birçok oyundan özellikler alarak yepyeni bir oyun olarak önümüze sunulan Darksiders görünen o ki diğer oyunların özelliklerini harmanlamaya devam ediyor.
İlk oyunda bir komplo sonucunda tüm mühürlerin kırılmamasına rağmen War'ın çağrılması ve insanlığın yokolması sonucunda sorumlu olarak tutulan War'ın kendini aklamaya çalışmasına şahit oluyorduk.Oyunun finalinde War bu komployu anlıyor ve konseye karşı kardeşlerini çağırarak büyük bir savaşın olacağına dair bir ipucu veriyordu oyuncuya ancak ikinci oyunda bu beklenen olmadı.İlk oyunun kaldığı yerden devam etmek yerine aynı zaman diliminde Death'in neler yaptığını göstermeyi tercih etmiş yapımcılar ancak bu seçimin ne kadar uygun olduğu tartışılır.Yani hikayeyi devam ettirmek yerine aynı hikaye tekrar ısıtılarak önümüze sunuluyor desem yanlış olmaz herhalde.Death kardeşi War'ın masumiyetini kanıtlamak için çeşitli güçlerden yardım istiyor ve bu komplonun arkasındaki asıl kişileri araştırmaya çalışıyor.
Oyun boyunca sayısız bulmaca ile karşılaşıyoruz hatta bu bulmacaların sayısı o kadar fazlaki Prince of Persia oyununa dahi rakip olabilecek seviyedeler.Şahsen ben aksiyon oyunlarında bu kadar fazla bulmaca olmasını desteklemiyorum.Bulmacalarla uğraşırken oyunun aksiyon dozajı bir hayli düşüyor.Ayrıca oyunun oynanış süresi oldukça uzun olmasına rağmen aravideo sayısı çok az çünkü ellerinde kaliteli yeni bir konu yok.Aynı olaylar tekrar edip duruyor.Oyun boyunca 3 tane taş,3 tane ruh vs. hep böyle üç-beş tane parça toplamaya çalışıyoruz ve bunların yerlerini bulana kadar da sayısız bulmaca ile yüzgöz olma durumunda kalıyoruz.Genel olarak ilk oyunun üstüne çok fazla bir şey koymayan oyun aynı düzeyde grafiklere sahip ve oynanıştada çok fazla yenilik olduğunu söylemek yanlış olur.Belkide önemli tek değişikliğin War yerine Death'i yönlendirmemiz olduğunu söylemek yanlış olmaz.
3 Eylül 2012 Pazartesi
Hunted The Demon's Forge İnceleme
Tür:Aksiyon
Platform:PC,PS3,XBox360
Grafik:100/83
Ses:100/80
Oynanış:100/85
Yapım:Inixile Entertainment
GENEL:100/65
2011 yılında piyasaya sürülen Hunted The Demon's Forge oyunu aslında alışılagelmiş bir aksiyon oyunundan başka bir şey değil.Klasik bildiğimiz kılıç ya da ok ile yaratık öldürmeden ibaret olan oyunda konu namınada ortada pek bir şey olduğu söylenemez.E tabi hal böyle olunca notuda düşük oluyor.
Caddoc isimli oyunda iki oynanabilir karakterden biri olan kahramanımızın gördüğü kabus ile oyuna giriş yapıyoruz.Caddoc uzun zamandır kabuslar görmekte ve bu kabuslar onu belli bir yere yönlendirmektedir.Elara ve Caddoc aslında para için çeşitli görevler yapan bir çeşit paralı asker gibi bir şeylerdir ayrıca hazine avcılarıdırlar.Caddoc rüyasındaki gizemi çözmek için rüyasında gördüğü yere Elara ile birlikte gider ve burada bir çeşit büyücü cadı ile karşılaşırlar.Gizemli bir taşa dokunan Elara kendisini ve Caddoc'u farkında olmadan tehlikeli bir maceranın içerisine sürükler...
Caddoc daha çok ağır silahları kullanmada uzmanlaşmışken Elara ile hafif silahlar ve yay kullanabiliyorsunuz.Elara uzaktan dövüşte uzmanken Caddoc yakın dövüşte oldukça etkili oluyor.Yani tam anlamıyla birbirlerini tamamlayan bir ikililer.Oyunda düşman modellemesi çok az olmakla birlikte genelde iskelet biçimindeki düşmanlarla savaşıyorsunuz.Topladığınız kristaller sayesinde karakterlerinizin yeteneklerini geliştirip yeni saldırı biçimleri öğrenebiliyorsunuz.Grafik olarakta unreal-engine kullanılmış,yani grafikler genel olarak iyi diyebilirim ancak benim için oyunu asıl oyun yapan şeylerden biri eksik: konu.Oyundaki konu oldukça basit ve oynayanı hiç meraka sevketmiyor ayrıca oynanabilirlikte kendini tekrar ediyor,hernekadar upgrade ile yeni özellikler kazansakta bu oyunu ilgi çekici hale getirmeye yetmiyor.Genel olarak orta seviye bir oyun diyebilirim.Konuya önem vermeyenler,ben sadece kesip doğrarım diyenler için bulunmaz bir oyun olabilir ancak benim için başarısız bir oyun olmuş.
Platform:PC,PS3,XBox360
Grafik:100/83
Ses:100/80
Oynanış:100/85
Yapım:Inixile Entertainment
GENEL:100/65
2011 yılında piyasaya sürülen Hunted The Demon's Forge oyunu aslında alışılagelmiş bir aksiyon oyunundan başka bir şey değil.Klasik bildiğimiz kılıç ya da ok ile yaratık öldürmeden ibaret olan oyunda konu namınada ortada pek bir şey olduğu söylenemez.E tabi hal böyle olunca notuda düşük oluyor.
Caddoc isimli oyunda iki oynanabilir karakterden biri olan kahramanımızın gördüğü kabus ile oyuna giriş yapıyoruz.Caddoc uzun zamandır kabuslar görmekte ve bu kabuslar onu belli bir yere yönlendirmektedir.Elara ve Caddoc aslında para için çeşitli görevler yapan bir çeşit paralı asker gibi bir şeylerdir ayrıca hazine avcılarıdırlar.Caddoc rüyasındaki gizemi çözmek için rüyasında gördüğü yere Elara ile birlikte gider ve burada bir çeşit büyücü cadı ile karşılaşırlar.Gizemli bir taşa dokunan Elara kendisini ve Caddoc'u farkında olmadan tehlikeli bir maceranın içerisine sürükler...
Caddoc daha çok ağır silahları kullanmada uzmanlaşmışken Elara ile hafif silahlar ve yay kullanabiliyorsunuz.Elara uzaktan dövüşte uzmanken Caddoc yakın dövüşte oldukça etkili oluyor.Yani tam anlamıyla birbirlerini tamamlayan bir ikililer.Oyunda düşman modellemesi çok az olmakla birlikte genelde iskelet biçimindeki düşmanlarla savaşıyorsunuz.Topladığınız kristaller sayesinde karakterlerinizin yeteneklerini geliştirip yeni saldırı biçimleri öğrenebiliyorsunuz.Grafik olarakta unreal-engine kullanılmış,yani grafikler genel olarak iyi diyebilirim ancak benim için oyunu asıl oyun yapan şeylerden biri eksik: konu.Oyundaki konu oldukça basit ve oynayanı hiç meraka sevketmiyor ayrıca oynanabilirlikte kendini tekrar ediyor,hernekadar upgrade ile yeni özellikler kazansakta bu oyunu ilgi çekici hale getirmeye yetmiyor.Genel olarak orta seviye bir oyun diyebilirim.Konuya önem vermeyenler,ben sadece kesip doğrarım diyenler için bulunmaz bir oyun olabilir ancak benim için başarısız bir oyun olmuş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)